28 Nisan 2015 Salı

Modern Çağ



Selfie bir psikiyatrist hastalığı olarak tanımlandı. Bir kişilik narsistlik bozukluk olduğu söyleniyor. Her selfie çekeni de psikolojik olarak göremeyiz. Çünkü herkes çekiyor ve herkes narsist bozuklukluk yaşıyor. Belki de elli yıl sonra narsistlik kişilik bozukluğu olmayacak. Ve herkesçe kabul edecektir. Tek tek insanlar bir gedik bulup oraya geçmesi lazımdır. Selfie belki de bir modadır unutulur gider belki de bilemem. Ama görünen o ki çok meşgul edecektir bizi.


Bir şeyler yazarken her şey söylenmez. Siz doldurursunuz altını üstünü, sözün tamamı zaten aptala söylenir.




27 Nisan 2015 Pazartesi

Moda


Moda kavramlar, terimler, anlayışlar, sözcükler insanları içine alan tutumlar var. Düşünce ekolleri arasında ise varoluşçulukta vardır. Devrimcilik bu açıdan biraz moda değildir, moda yanı oldu ama devrimcilik şu an hala cılız da olsa yaşamaktadır.

Yaşama alışkanlıklarımız, mekan düzeleme de dahil modacılık vardır ve moda insanların hayatını devam ettirmektedir. Kültür tarihine bakıldığı zaman modanın eskide kaldığını ve tekrar yeniden moda olabilecek kapasitede olduğunu biz göstermiştir.

Moda denilince akla gelen ilk şey ergenlerin yeni çıkan şeylere yakınlaşması ve bunların alıcısı ve izleme tutkusu en yüksek olduğu kesim ergen yaşta gençlerdir ve satışlar hep bunların üzerine olur.

Moda diye başlayıp sonradan klasikleşen şeyler de var. Bunlar da iz bırakan ve bir değer üreten şeylerdir aslında. Ne yazarsak yazalım  ne dersek diyelim gerçek olan şey şudur ki; moda denilince akla ilk gelen giyimdir.

26 Nisan 2015 Pazar

Samimiyet


Samimiyeti dostluk açsından değerlendirmek gereklidir. Samimiyeti laubalilik ile karşılaştırarak analyabilir. Sahici bir ilişkiyi dostluk anlamına getiren olguyu anlayabiliriz. Samimiyeti yine dosta atıf yaparak anlayabiliriz.

Birbirimizin her şeyini biliriz çünkü biz çok samimiyiz. Samimiyet biraz da olgun insanlara has bir şeydir. Arkadaşlık ilişkilerinde bir anlamda samimiyet koşulsuz kendin olmak. Bir ilişki içerisinde olmak gereklidir. Samimiyeti insan ilişkileri anlam da test edilebilir. Kendimize açık olmak lazım ve kendini bilen insan daha çok samimiyete yaklaştığınız gözlemliyorum.

Kendimize açık olmak niyet ile elde edilebilir ama gerçekleşebilir mi bilmiyorum. Sınırsız bir ilişki samimi ilişkimidir acaba. O kadar samimiyiz ki leb demeden leblebiyi anlayabiliriz. Samimi olduğumuzda ki samimi olduğunuz dostunuzdur. Her mesleğin verdiği kendine has duruşu ve samimiyeti vardır o öğrenilmiş samimiyetten bahsetmiyorum. Yani iş bittikten sonra kendin olmaktan bahsetmiyorum. Kendin olmaktan bahsediyorum.

Samimi olma her şeyi söyleme anlamında olmaz ve olmamalıdır. Bakıp etmelerde atladığın hesabi davranmama gereklidir. Samimiyette sahicilik arasında her zaman bir bağ vardır. Samimi insanlara aleyküm selam.

25 Nisan 2015 Cumartesi

Tembellik ve çalışma


Daha felsefi bir tembellikten söz etmek istiyorum. Modern dünyada üretim ve çalışmanın neredeyse bir fetiş anlamına geldiğini söyleyebiliriz. Çalışma acaba her durumda kutsanacak ve bir erdem gibi kavranacak bir durum mu acaba çalışma ile çabalarımız daha doğrusu ekmeğini elde etmeye ve zorunlu çalışmaya mahkumuz.

Çalışmayı aşan bir zihniyet ise düzenin bir tür devamını sağlayan bir kutsanma gibi gelir katsımın ne olduğunu da anlatamadım gibi geliyor bana ama çalışma bir sistemin kölesi olmak gibi bir şeyden bahsediyorum. Çalışma özgürleştirir diye alman bir sözü var bazıları da çalışma böyle bir anlamda kullanıyor.

Tembelliğin bu anlamda insanın bir ödülü olduğu düşünülüyor. Bu iş metinlerden örnek verebilir bunlardan en ünlüsü kitabı mukaddestir ve bu söz meşhurdur cennetten kovulma hikayesi vardır. Hiç çalışmaz elma yerler ve cezalandırırlar. Allah dünyaya gönderirken kadınlar acı çekecek erkekler ise acı çekerek çalışacak der bu Allah kelamıdır. Dünya bir ceza kolonisidir. İslamiyet ise bu ilk günah teorisini kabul etmez ve çalışmayı yüceltir rızkın ne ise o kadarını alacaksın der.

24 Nisan 2015 Cuma

Android İphone


Kimse itiraf etmese de, herkes yarı tanrı gibi yaşatmaya alışmış bir sistemin çocuklarıyız, herkesi hizayı sokmuş hem de hiç zorlanmamış bu düzen. İnsanı kendini keşfetme özelliği yüklemiyor, herşey senden önce hazır ve ulaşmak çok kolay.Kendini inşa edemeyen ortalama insan çabalarıyız. Cem yılmaz'ın dediği gibi ben asker resimlerinde hiç elinde paspas ile resim çekilen görmedim, her askerin elinde bir bazuka, kadrajı indir patates soyuyor.

Bencillik tü kaka olarak gösterilirken, kimsede iyilik meleği değil, insan kendini düşündüğü kadar da kimseyi düşünmez.

Bencilliğe şöyle bir anlam yüklemek istiyorum; sevdiğimiz birisini kendi canımız pahasına ölümden kurtardığımız da. İki soru sormak istiyorum size?

1- Onu kurtarmak tek amacınız mı?
2- O insanı kaybetmek istemeyişiniz mi kurtarmaktaki amacınız?

Komiğiz, Amerika pizzası satmaya gelen büyük firmalar bile konya yöresi, adana pizza gibi şeyler üretirken amacından uzaklaşıyor farkında değiller, tıpkı bizim var olduğumuzu kanıtlama çabamız gibi. Tamam tamam herkes İphone ama yazılımı Android olan.

Koro halinde söylüyoruz sosyalizm, eşitlik taraftarıyız diye, gel gelelim, insanların sömürülmesi kimsenin umrunda değil?

22 Nisan 2015 Çarşamba

Kişilik tipleri


Narsist kişilerde en önemli konulardan birisi de duygusal sağırlık olmasıdır, bir insan bir duyguyu anlatırlar bu kişiler o kişinin duygularını düşünmez ve kendi pencerelerinden bakarlar olaya. Empati yetenek değil beceridir, sonradan geliştirilebilir. Çocuklukta birisi düştüğü zaman birisi gelir onu teselli eder, işte o çocuk o anda empati yapmıştır. Otistik çocuklarda empati yoktur, daha küçük çocuklar da ise birisi ağlayınca diğeri de ağlar daha onlarda empati gelişmemiştir ve ayrım yapamazlar. Otistik çocuklar acıma nedir bilmezler de.

Çocuk dünyanın kendi etrafında döndüğünü zanneder, ben merkezcilik duygu büyüdükçe eşyalara, anneye, babaya, arkadaşlarına daha sonra yaratıcıya kadar gider. Çocuk büyüdükçe narsistlik yatırımlarını bu şekilde yayar ve sevgiyi dengeli bir şekilde yayar. Şizofren ise farklıdır o kendi dünyasında özel bir yaşam sunar ve orada hep kendisi kalmak ister, bir yerden bir yere taşınmak onlara dünyanın en zor işi gibi gelir çünkü ankara nakliyat demek şizofrenlerin yeni bir yere tam anlamıyla alışması demek. Sadece kendini sevmekte doğru değil, kendini yok sayarak da yaşamak doğru değil bunun arasında bir denge kurmak gerekiyor. Narsistlik yaralanmada ise kişi onu eleştireceği zaman kendisini çok kötü hissederler ve bu yüzden yalnız kalırlar eğer genetikten bir sorun varsa şizofren olabilirler.

19 Nisan 2015 Pazar

Demokrasi iktidarın değişmesidir


Eğer bir şeyleri değiştiremiyorsanız hepsi anlamsızdır bir bakıma. Birileri ile kavga ederek birileri ile polemik yapmak mantıksız. Türkiye artık böyle şeylerden yoruldu ve emek verilerek bir şeyler yapmak istiyor. Artık asıl sorun kalkınmak ve bir şeyler yapmaktır. Asıl sorunumuz daha iyi bir yaşam standardı yapmaktır.

Kimine göre iktidardır asıl sorun ama iktidarı iktidar yapan da yapmayan da muhalefettir. Bu gözden kaçıyor gibi geliyor bana sürekli olarak iktidar her şekilde biraz daha güçleniyor ve bu muhalefetin kaybıdır ve işini iyi yapamamasıdır. Türkiye'de baskıcı bir rejim var ise bu biraz da muhalefetin duruşudur ve yaptığı şeyler değil yapmadıklarıdır. Demokrasi sadece sandıktan ibaret değildir. Parlementer denetim sistemi ve özgür basınla hükümetin denetlendiği bir şeydir demokrasi denilen şey. Giderek güçlenen geçici iktidar olmaktan çıkan partiler Türkiye'nin kaderi olmuş durumda. Sandıktan çıkması tamam kabul ama sizi denetleyecek tüm etkinlikleri de pasife almakta neyin nesidir.

18 Nisan 2015 Cumartesi

Telefona kaçmayın


Toplaşıyorsun arkadaşlarında etrafta manzara var yenilenen bir bahar var ve sen telefona bakıyorsun. Neden yüzleşmemek için mi doğa ile yoksa manzaranın güzelliği ile yüzleşmek mi istemiyorsun. Konuşmak istemiyor musun. Bir insan neden kapanır ki telefonuna.

10 gün telefon kullanmazsanız kafayı yersiniz değil ki. Sistem o kadar yoruyor ki sizi herkesle ayrı ayrı savaşmak ve mücadele etmek gerekli sanırım bu yüzden kaçıyorsunuz ve en güzel ve toplumda onay almış kaçış şekli telefon olmuş.

Kaçmak gibi güzel bir şey var ama kaçtıktan sonra beyninde seninle geliyor farkında mısın. Eğer kaçmak istiyorsan düşüncelerinden ve insanlardan önce kendini tamir etmen gerekli. Nasıl yapacağını tam olarak bilmiyorum ama kaçmak öyle telefona bakmakla olmadığı çok iyi biliyorum. O hareket seni kaçmaktan çok kaybeder ve dirhem dirhem azalırsın.

17 Nisan 2015 Cuma

Aynı tarih farklı algılanıyor

Gerçekleri yapan diziler olsa gerçek tarih kıyaslamalı hafta sonu iki saat tarih dersi verilse. Biz ötekileştirilmişiz bazı insanları ki sorma. Bunların hepsini sorgulamamız gerekiyor. Gazeteler bugünlerde öyle şeyler yazıyor ki akla mantığa haykırı. Aynı tarihi aynı algılıyoruz. Herkes kendi tarihini farklı algılıyor.

Ulus devlet kavramı ile Osmanlı ayakta durmuştur. Avupalı bizi yıllardır dinimizden şundan bundan dolayı değil Türk olarak tanımlamış. Türk tarih kurumuna göre orta asya'dan geldik zaten bize Türk diyorlar sıkıntı yok. Burada demek istediğim başkası bize böyle derken biz kendi aramızda neden ayrım yapıyoruz ki?

Ortak noktalarımız

Bayrak dediğim zaman bizim dediğimiz şey başka, İngilizin bayrak dediği şey farklı aynı şey ama farklı anlam bu anlamı bize ilk öğretme aileden başlıyor ve okuldan sonra devam ediyor. Bu çocuklarlar hangi ortak payda da düşünecek? Ortak bir alanımızın olması şart.

Kimsenin eğitim alacak başka bir vatanı yok. Herkes bu vartanın sahibi. Bir arada yaşamanın kırk bin tane metodu var iken bir arada yaşayamanın bir nedeni vardır. Gel gör ki biz bunu başarıyoruz ülkemiz de  nasıl oluyor da oluyor anlamıyorum ben bunu. Bu ülkenin ortakları o kadar çok ki tarihimiz o kadar gurur duyulacak bir şey ki sadece geçmişin hatırına birleşsek bile bizi ayırmak bin yıl sürer. Çok inandığımız Allah biz yaratılırken nerede olduğumuzu sormadı velev ki kürt olarak doğdum ben bir dil öğrenmek istiyorum bana bir ülke gösterin yok burası çünkü burası hepimizin ben bir türk kökenli birisi olarak haykırıyorum hepimiz kardeşiz.

14 Nisan 2015 Salı

Kiralık kalemler

Devletin resmi ideolojisini övüyorsa bu adam Trt'de boy gösterir Kültür Bakanlığı size destek olur ama sen adamların yarasına dokunursa tekmeyi yersin.

Gidin bakın Kültür Bakanlığı kitapları hep yandaş düşünür ve yazanların kitabıdır. Bunlara dikkat edin. Hiçbir şeyi yazmayanı devlet çok sever ama bir de bakın kaliteli bir yazar saman kağıdına küçükte yazsa okunur. Kalemini satmış yazarlar kaliteli değillerdir bunun kimseye de bir faydası yoktur efendim.